top of page

İhracat Bedellerinin Süresinde Yurda Getirilmesi: Hukuki Süreçler, Yaptırımlar ve İtiraz Mekanizmaları

  • Yazarın fotoğrafı: Saliha ŞAHİN
    Saliha ŞAHİN
  • 8 Eki
  • 5 dakikada okunur
Uluslararası ticarette hukuki uyumun önemi: Bir avukat, gümrük limanı manzaralı ofisinde, ihracat bedellerinin yurda getirilmesi süreçlerini ve hukuki belgeleri incelerken.

İhracat, Türkiye ekonomisinin en temel dinamiklerinden biri olarak ülkeye döviz girdisi sağlamanın merkezinde yer alır. Bu stratejik önemi nedeniyle devlet, mevzuat aracılığıyla ihracat bedellerinin yurda getirilmesini sıkı kurallara bağlamıştır. Bu kurallara uyulmaması, bankaların ihbarıyla başlayan ve Cumhuriyet Savcılığı’nın idari yaptırım kararlarına uzanan ciddi bir süreci tetiklemektedir. Ancak ticari hayatın doğası gereği ortaya çıkan “mücbir sebep” ve “haklı durum” gibi haller ile bu yaptırımlara karşı işletilen itiraz mekanizmaları, ihracatçıyı koruyan önemli güvenceler sunmaktadır. Ne var ki, mevzuatın öngördüğü bu denge, uygulamada karşılaşılan sorunlar nedeniyle her zaman beklendiği gibi işlemeyebilir.


180 Günlük Temel Kural: Bedelin Yurda Getirilmesi ve Hesabın Kapatılması

Mevzuat, ihracatçının fiili ihracat tarihinden itibaren 180 gün içinde elde ettiği bedelleri Türkiye’deki bir bankaya transfer etmesini ve bu işlem karşılığında bir “İhracat Bedeli Kabul Belgesi” (İBKB) düzenlenerek ihracat hesabının kapatılmasını zorunlu kılar. Bu düzenleme, ihracat gelirlerinin ülkeye zamanında kazandırılmasını sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. Süre, kural olarak tüm ihracat işlemleri için geçerlidir ve ihracatçının finansal planlamasını bu takvime göre yapması beklenir.


Süre Aşıldığında İşleyen Resmî Süreç

Ticaretin doğası gereği, her işlem planlandığı şekilde sonuçlanmayabilir. Bedelin tahsilinde yaşanan gecikmeler veya alıcı kaynaklı sorunlar nedeniyle 180 günlük süre aşıldığında, kanun uyarınca belirli bir prosedür devreye girer. Öncelikle, aracı banka, süresi dolmasına rağmen kapatılmamış ihracat hesaplarını tespit eder ve bu durumu 5 iş günü içinde ilgili Vergi Dairesi Başkanlığı’na veya Müdürlüğü’ne bildirir. Bu bildirim, sürecin artık kamu otoriteleri nezdinde resmiyet kazandığı aşamadır.

Vergi Dairesi, bankadan gelen ihbarı aldıktan sonra 10 iş günü içinde ihracatçıya resmi bir ihtarname gönderir. Bu ihtarnamede, ihracatçıya 90 günlük ek bir süre tanınır. Bu ek süre, yaptırımların uygulanmasından önceki son düzeltme fırsatıdır. İhracatçı, bu dönemde ya bedeli yurda getirerek hesabı kapatmalı ya da bedelin neden getirilemediğine ilişkin haklı veya mücbir nedenleri, resmi ve muteber belgelerle ortaya koymalıdır.


Süre Aşım Halinde Uygulanan Yaptırımlar

Tanınan ek süreye rağmen hesabın kapatılmaması ve geçerli bir gerekçenin sunulmaması halinde, Vergi Dairesi dosyayı Cumhuriyet Savcılığı’na iletir. 1567 Sayılı Kanun’un 3. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda söz konusu ihracat bedelinin yurda getirilmediği tespit edilirse, ihracatçı hakkında yurda getirilmeyen bedelin yüzde beşi oranında idari para cezası uygulanır. Özellikle yüksek tutarlı ihracat işlemlerinde bu oranlar firmalar açısından ciddi bir mali yük anlamına gelmektedir.


Cumhuriyet Savcılığı Tarafından Verilen İdari Para Cezalarına İtiraz Süreci

Cumhuriyet Savcılığı tarafından verilen idari para cezası kararları, ihracatçı açısından sürecin sonu değildir. 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu çerçevesinde, bu kararlara karşı itiraz hakkı bulunmaktadır. Ceza kararı, ilgili firmaya usulüne uygun şekilde tebliğ edilir ve tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde itiraz edilmesi gerekir. Bu süre hak düşürücü niteliktedir; yani süresi içinde başvuru yapılmazsa karar kesinleşir.

İtiraz, cezayı veren Cumhuriyet Savcılığı’nın bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliği’ne yapılır. İtiraz dilekçesinde kararın tarih ve numarası, cezanın tutarı, itirazın gerekçeleri ve bu gerekçeleri destekleyen deliller açıkça belirtilmelidir. Hakimlik, başvuruyu dosya üzerinden inceler. İnceleme sonucunda, hakimlik idarî yaptırım kararının; hukuka uygun olması nedeniyle, “başvurunun reddine" ya da hukuka aykırı olması nedeniyle, "idarî yaptırım kararının kaldırılmasına" karar verir.

Sulh Ceza Hakimliği’nin bu konuda verdiği kararlara karşı Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre itiraz edilebilir. Sulh Ceza Hakimliği kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içinde bu karara karşı itiraz edilmelidir.


Mücbir Sebep ve Haklı Durum Halleri

Mevzuat, ihracatçının kontrolü dışında gelişen durumları dikkate alır ve bu hallerde cezai sorumluluğu hafifletici mekanizmalar öngörür. Mücbir sebep halleri, genellikle ihracat veya ithalatçının iflası, konkordato ilanı, grev, lokavt, doğal afet, savaş, abluka, resmi kısıtlama veya malların hasara uğraması gibi durumları kapsar. Bu hallerde ihracatçının bedeli yurda getirmesi fiilen imkânsız hale gelebilir.

Haklı durumlar ise daha çok ticari uyuşmazlık, alıcının malları kabul etmemesi veya mahsup işlemleri gibi sebeplerden doğar. Bu tür durumlarda ihracatçı, yaşadığı sorunu resmi ve muteber belgelerle ispatlayarak Vergi Dairesi’ne başvurmalı ve süresi içinde ek süre talebinde bulunmalıdır.


Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Teorik olarak oldukça açık olan bu sistem, uygulamada birçok sorunla karşılaşmaktadır. En sık rastlanan problemlerin başında tebligat ve iletişim eksiklikleri gelmektedir. Şirketlerin adres değişikliklerini zamanında bildirmemesi veya e-tebligat sisteminde yaşanan aksaklıklar, Vergi Dairesi’nin gönderdiği 90 günlük ihtarnamenin firmaya ulaşmamasına neden olabilmektedir. Bu durumda ihracatçı, durumdan ancak savcılık aşamasında haberdar olmakta ve savunma hakkını etkin şekilde kullanamamaktadır.

Bir diğer sorun ise verilen idari para ceza miktarlarının ve işleyen gecikme faizinin hesabında yaşanmaktadır.  1567 Sayılı Yasa’da ihraç bedellerini tayin edilen süreler içinde yurda getirmeyenler, yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetlerin rayiç bedelinin %5’i kadar, idarî para cezasına ilişkin karar kesinleşinceye kadar alacaklarını yurda getirenler ise yurda getirilmesi gereken paranın %2,5’undan fazla olmayacak şekilde bir idari para cezası ile cezalandırılır demektedir. Ancak uygulamada idari para cezası kararı kesinleşmeden ihraç bedeli yurda getirilmiş olsa dahi yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetlerin rayiç bedelinin %5’i oranında idari para cezası verilmektedir.

Önemli sorunlardan biri de idari para cezalarında kabahat tarihinin yanlış yazıyor olmasıdır. 2018-32/48 sayılı Tebliğ'in 8. maddesinin 4. fıkrasına göre ihracatçıya gönderilen ihtarnamelerde de yazdığı üzere 90 gün içerisinde hesabın kapatılmaması halinde kabahatin oluşacağı açıktır. Kabahat tarihinin ihtarnamenin tebliğini izleyene 90 günün sona ermesinden sonraki gün olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Kabahat tarihi verilen idari para cezasına uygulanacak faizin başlangıç tarihinin belirlenmesi açısından da önemlidir.

Bir diğer sorun, “haklı durum” kavramının dar yorumlanmasıdır. Mevzuat, ihracatçının iradesi dışında gelişen ticari uyuşmazlıklar gibi halleri haklı sebep olarak değerlendirilebilecekken, uygulamada bazı Vergi Daireleri veya denetim mercileri, ancak dava veya icra takibi başlatılmış olmasını yeterli kabul etmektedir. Bu yaklaşım, ihracatçının fiilen haklı olduğu durumlarda bile cezayla karşılaşmasına yol açabilmektedir.

Küçük ve orta ölçekli işletmeler için bilgi eksikliği de önemli bir sorundur. Büyük firmalar bu süreçleri profesyonel danışmanlarla yürütürken, KOBİ’ler çoğu zaman mevzuatın karmaşıklığı karşısında hazırlıksız yakalanmakta, basit bir gecikme ağır bir idari para cezasına dönüşebilmektedir. Ayrıca yurt dışındaki alıcı kaynaklı problemlerde delil toplamak ve resmi belge temin etmek çoğu zaman güç ve masraflıdır. Bu da ihracatçının hem alacağını tahsil edememesine hem de cezai yaptırımla karşılaşmasına neden olabilmektedir.


Sonuç ve Stratejik Öneriler

İhracat bedellerinin yurda getirilmesi süreci, yalnızca finansal bir zorunluluk değil, aynı zamanda ciddi hukuki yükümlülükler doğuran bir uyum sürecidir. 180 günlük süre, bankanın ihbarı, Vergi Dairesi’nin 90 günlük ihtarı ve Savcılık aşaması birlikte değerlendirildiğinde, ihracatçılar açısından dikkatli takip gerektiren bir mekanizma ortaya çıkar.

Bu noktada ihracatçılara düşen en önemli görev, ödeme takvimlerini titizlikle izlemek, alıcılarla yapılan sözleşmeleri açık ve hukuki temellere dayandırmak ve olası bir gecikme sinyali alındığında derhal mücbir sebep veya haklı duruma ilişkin belgeleri toplamaya başlamaktır. Vergi Dairesi’nden gelen bir ihtarnameye süresi içinde cevap vermek kadar, Cumhuriyet Savcılığı’ndan tebliğ edilen bir idari para cezasına karşı itiraz hakkını zamanında kullanmak da kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, resmi bir bildirimle karşılaşıldığında vakit kaybetmeden profesyonel hukuki destek alınmalıdır. Zira sürelerin kısa ve hak düşürücü nitelikte olması, sürecin doğru yönetilmesini hayati hale getirmektedir.

Uygulamada karşılaşılan aksaklıklar dikkate alındığında, ihracat bedellerinin yurda getirilmesi sürecinin başından itibaren dikkatle yönetilmesi, firmaları ağır mali cezalar ve uzun yargı süreçlerinden koruyacak en etkili stratejidir.


Yasal Uyarı

Bu makale, genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Her somut olay, kendi özel şartları içinde değerlendirilmelidir. Hukuki bir uyuşmazlıkla karşılaşmanız halinde profesyonel bir avukata danışmanız önerilir.

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page